Yeme Davranışları ve Varoluşçuluk
- Izel Ogmel
- 15 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Varoluşu bir bütün olarak anlamak varoluşçu felsefe için oldukça önemlidir, bu sebeple varoluşun getirileri olan ontik ve ontolojik durumları anlamak ve onların aralarındaki ilişkiyi gözetmek elzemdir. Ontik olanlar ölümlülük, sınırlılık, bedenlilik, yalnızlık ve ilişkisellik olarak ele alınırken, ontolojik getiriler özgürlük, seçim, cesaret, anlamsızlık ve kaygı gibi kavramlarla ilişkilidir. Bedenliliğimiz

ontik bir gerçeklik olarak varoluşçu düşüncenin merkezinde yer almaktadır çünkü doğumdan ölüme olduğumuz şey bedenin, beden bulmanın ta kendisidir. Bu bağlamda yemekle kurduğumuz ilişki bedenle temasımıza en yakın olan ilişkilerden biridir; bedenimizle ve bedenimize aldığımız besinlerle nasıl ilişki kurduğumuz kendimizle ve dünyayla nasıl ilişki kurduğumuzun bir yansıması olarak kendini gösterir.
Beden ve yemek ilişkisinde bir diğer önemli unsur ise ötekidir. Yemek yemenin nasıl oluyor da birçok bağlamda varoluşla ilişkili olduğunu çalışmalarını önemli bulduğum sosyolog Pierre Bourdieu’nun yemek yeme ile ilişkisini anlattığı bir hikâye ile özetlemeye çalışacağım. Bourdieu sosyolojik bir perspektiften basit görünen eylemlerin dahi toplumsal alanda üretildiği ve kişisel deneyimin bu alanda şekillendiğini kendi deneyimi ile açıklar. Ona göre bedenin nasıl görüldüğü toplumun ve hatta eril tahakküm altındaki toplumun inşası ile anlam bulmaktadır. Pierre Bourdieu bir çiftçi ailenin oğlu olarak büyümüş ancak akademi alanındaki başarıları ile çok aşina olmadığı sosyal ortamlarda birçok yemeğe katılmıştır. Ailesinden gördüğü gibi yemek yemeye alışkın olan Pierre sosyal statünün farklı olduğu alanlarda yemek yeme şekli ve içeriği sebebi ile, sınıfsal anlamda farklılaştığını, hatta dışlanmış olduğunu hissetmiştir. Çünkü inşa edilmiş meşru beğeni sosyolojik olarak gizli bir söylemle kendini her alanda var etmektedir. Bourdieu’nün incelemesi sosyolojik bir perspektifte ele alınmış olsa da dışlanmış hissetmek bireyin öznel deneyiminde oldukça psikolojik bir yer kaplamaktadır. Tam da bu sebeple kişinin yemek yeme ile kurduğu ilişki ve bu bağlamda gelişen zorlanmalar bize aslında kişinin hikayesinin küçük bir parçasını göstermekte ancak daha büyük bir meselenin varolduğunu işaret etmektedir.
Yemekle kurulan ilişkinin kökeni en eskiye dayandığından ve aynı zamanla bedenin toplum inşasında aracı olması bakımından onu sadece bir ihtiyaç olarak görmek mümkün değildir. O zamanın ruhu içinde farklı anlamlarda varlığını sürdürür. Günümüz meşrulaşan beğeni kalıpları belirli yeme davranışlarını da meşrulaştırır. O halde yemek konuşurken deneyimi derin anlamlarıyla sormak gerekir. Yemek kişi için nasıl bir yer tutmaktadır? Moda olduğu için vegan beslenmek, duyguları bastırmaya yardımcı olduğu için tıkınarak yemek, ödül ya da ceza olarak yemek yeme gibi davranışlar bize kişinin varoluşunun nasıl şekillendiğini anlatır. Moda olduğu için bazı ürünleri tüketmeyen kişinin ötekinin gözünü ne kadar merkezi bir konuma koyduğunu gösterebilecekken, uyuşmak ve içini doldurmak için yeme ihtiyacı duygularla temastan ne kadar kaçınıldığını bizlere anlatabilecektir.
Bir danışanım tıkınarak yeme bozukluğum var benim diyerek terapilere başladı. Oldukça kilolu olduğu için artık bedeninde sakatlıklar ve yaralanmalar gerçekleşmekteydi. Hem kendine hem de bedeni sebebiyle onu ötekileştiren topluma çok kızgındı. Bedenine dair duyduğu nefret kendisini gerçekleştirmekten uzaklaşmasında büyük etmendi. Danışanımın hikayesinde ailesi çok önem tutmakta çünkü babası uzun senelerdir bir restoranda şef olarak çalışmaktaydı ve babanın gecesi gündüzü iş yerinde geçiyordu. Bu hikâye her ne kadar bir yeme bozukluğu şeklinde kendini göstermiş olsa da aslında konuştuğumuz şey danışanımın beklediği ilişkinin yokluğu ile bağlantılıydı. Danışanım babasını görmek isteyip de ona ulaşamayan biri olarak duygusal boşluğunu yemekleri tıkınarak yercesine doldurmaya çalışıyordu. Örneklendiği üzere yemek yeme davranışlarını ve bunların yarattığı huzursuzluğu konuşurken, yemek yemenin nasıl bir yerde nelerle ilişkili olduğunu anlamamız gerekir.
Comments